be unable to Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • be unable to
    -ememek, -amamak, -den âciz olmak: She was unable to come. Gelemedi. I am unable to make the decision by myself. Kararı yalnız başıma vermekten âcizim.
  • be unable to bear/stand the sight of
    -i hiç çekememek, -e hiç tahammül edememek.
  • be unable to get a word in edgewise
    karşısındakinin fazla konuşmasından dolayı ağzını açamamak.